Tahminlere göre her yıl 17.000 yeni, işe bağlı kanser vakası rapor edilmektedir. Her yıl bir çok işçi işe bağlı kanser yüzünden ölmektedir. Fakat gerçek sayıyı belirlemek çok zordur, çünkü kanser, hastalığın başlangıcından onlarca yıl sonra ortaya çıkmaktadır. Kansere neden olan diğer ilgili faktörler; sigara, beslenme, çevre, yaşam tarzı, kalıtım olarak sayIlabilir. Ayrıca eklenen hastalıklar kişinin kanser riskine katkıda bulunur. Bu nedenle işyeri koşullarının etkisi tam olarak ortaya çıkmaz.

İşyerlerinde kanserojenler

Bazı durumlarda, işyeri kanserojenleri (kanser üreten maddeler) kanserin asıl sebebidir. Bu tür kanserlere klasik örnek kol ve masa saati endüstrisinde çalışan, ve saatlerin yüzeyini radyumla boyayıp, parlatan işçilerdir.

Saatleri boyama öncelikli ve detaylı bir iştir, boyacılar fırçayı ağızlarına alıp daha sonra boyayarak, bir terzinin dikiş dikmesi gibi bir iş yapmış olurlar. İşçiler fırçaları ağızlarına her götürdüklerinde bir miktar radyum yutarlar. Bu işçilerde, anormal oranlarda kemik kanseri gelişimine rastlanır ve hastalıkları radyumla yakından ilişkilidir.

İşyerlerindeki kanserojenler ve yol açtıkları kanserlerle ilgili bilgilerimiz sadece başlangıç seviyesindedir. 1775’de Sir Percival Pott ilk olarak skrotum kanserini baca temizleme işinde maruz kalınan kurum ve katrana bağladıysa da, 20. Yüzyıla kadar kurum ve katran kanserojenlerinin belirli mekanizmaları ve özel kanserojen bileşenleri keşfedilememişti.

İşyerinden kaynaklanan mesleki kanserlere yol açan tehlikeleri yeni anlamaya başlıyoruz. Bu ilk bilgiyi kavramamıza rağmen, kanser ve işyeri kanserojenleri arasındaki yeni ilişkiler rutin olarak keşfedilmiştir. Bunun yanında, USA’daki Ulusal Kanser Enstitüsü (NCI) 2.000.000.000 $’lık yıllık bütçesinden 19.000.000 $’ı işyeri kanserojenlerinin yol açtığı kanser ile ilgili çalışmalara ayırmıştır. Amerikan işgücü kanser bombasıyla yaşamaktadır ve saat ilerlemektedir.

İş kanserlerinin oluş derecesi bir çok tutucu tahmin için bile şaşırtıcı bir orandadır. NIOSH (National Institute for Occupational Safety and Health) tarafından 1972’de toplanan verilere göre 110.000 işçi potansiyel olarak 21 kimyasal maddeye maruz kalmış ondan sonra bu maddeler OSHA (Occupational Safety and Health Administration) tarafından kanserojen olarak tanımlanmıştır. İşyerlerinde kullanılan daha bir çok kanserojen madde OSHA’nın standartlarına girmemiştir.

Bu kimyasallara maruz kalanlar da eklendiğinde, mesleki kanserojenlere maruz kalabilecek potansiyel işçi sayısı en az 3.000.000’a fırlıyor, en fazla 9.000.000’a kadar da çıkabiliyor. 1982’de American Journal of Industrial Medicine’da çıkan bir makaleye göre 27.500.000 kadar işçi, kanserojen bir madde olup ciğerleri, plevrayı ve karın zarını etkileyen asbeste maruz kalmıştır. Asbest işyerlerindeki kanserojen maddelerden sadece bir tanesidir.

Bir işçinin bir iş güvenliği görevlisine veya iş hijyenistine sorabileceği en zor soru “bu maddeler beni kanser yapar mı?” dır. İkinci aydınlatıcı soru ise “bu maddeler kansere neden olur ise ne yapacağım?” dır.

Ne yapacağım

Bu soruları cevaplayabilmek için, iki metod uygulanmalıdır. İlk metod, bilimsel çalışmalarla kimyasalları analiz edip, insanları etkileyen kanserojen madde içerip içermediklerini anlamaktır. İkinci metod ise, durumun tam olarak risk araştırmasını yapmaktır.

Bir çok ulusal ve uluslararası kurum işyerlerinden kaynaklanan kanserojenleri araştırmaktadır. Bu kurumlardan önemlileri şunlardır: American Conference of Govermental Industrial Hygienist (ACGIH), International Agency for Research on Cancer (IARC), Deutsche Rorhungsgemeinschaft Commissin (DFG), Environmental Protection Agency (EPA), National Institute for Occupational Safety and Health (NIOSH), Occupational Safety and Health Administration (OSHA), National Toxicology Program (NTP).

Bu çeşitli kurumlar değişik değerlendirme sistemleri kullandıkları için kimyasallar, değerlendirildikleri kuruma göre sınıflandırılabilir. Örnek olarak; bir çesit mantar öldürücü olan captafol IARC tarafından “insanlar için muhtemel kanserojen”, NIOSH tarafından “kanserojen” ve ACGIH tarafından “insanlar için kanserojen sınıfında değil” sınıfına konulmuştur. Bu kurumların değerlendirme sistemleri arasındaki farklar, kimyasalları kansere bağlamanın ne kadar zor olduğunu göstermektedir. Çünkü hem kanserin teşhisinden önce uzun bir zaman vardır hem de olabilecek diğer sağlık koşulları durumu etkilemektedir.

Tüm bu kurumlar 317 kimyasalı kanserojen olara incelediler ve bu maddelerden 11 tanesi 7 kurum tarafından kanserojen olarak sınıflandı. Kurumlardan altısı 27 maddeyi ek olarak kanserojen listesine koydu. Bunların dışında iyerlerinde kanserojen olarak tanımlanan başka kimyasalar da bulunuyor.

Kimyasalları kanser potansiyeline göre ayırt etmek risk değerlendirmesinin küçük bir bölümüdür. Risk değerlendirme konusunu anlamak önemlidir, sadece kanser için değil, tüm işyeri hastalıkları için önemlidir,

Kaynak: www.safetyonline.com

 28.02.2000

CEVAP VER

Yorumunuzu girin
İsminizi girin

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.