İntihar önlenebilecek bir ölüm nedenidir. İnsanlar değişik nedenlerle yaşamlarına son vermek isterler. İntihar kararının alınmasına neden olan etmenler çok değişiktir. Genelde birkaç neden bir arada bu eylemin ortaya çıkmasına yol açar.

sibel mercanKendisini öldüren insanların %90’ı depresyon hastasıdır. Depresyon ve diğer ruhsal hastalıklar yanında kötü yaşam olayları da  riski artırmaktadır. İntiharın bireysel olduğu kadar toplumsal boyutu da vardır.

İntiharlar, önemli sağlık sorunlarından birisidir. Tüm dünyada günde ortalama 1000 kişi intihar ederek yaşamına son vermektedir. Tüm dünyada 42 saniyede bir kişi yaşamına son vermek için intihar girişiminde bulunmakta, 17 dakikada bir de bir kişi intihar nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Sıklığı yaş gruplarına göre ve cinsiyete göre değişiklik göstermektedir. Özellikle gençlerde önemli bir sorundur. ABD’de yapılan araştırmada 15-24 yaş grubunda ölüm nedenleri arasında üçüncü sırayı  almaktadır.

Nedenler:

Nedenleri çok çeşitlidir. Bazı durumlar riski artırmaktadır. Bunlar arasında:

• Psikiyatrik hastalıklar

• Sosyal nedenler

• Psikolojik nedenler

• Biyolojik yatkınlık

• Genetik yatkınlık

• Fiziksel hastalıklar sayılabilir.

Nedenler genç ve yaşlılarda genelde daha farklıdır. Yapılan araştırmalarda 30 yaş altındaki vakalarda en sık intihar nedeninin anti sosyal kişilik bozukluğu ve alkol-madde bağımlılığı olduğunu 30 yaş ve üzerindeki kişilerde ise depresyon gibi duygulanım bozukluklarının en sık neden olduğunu göstermektedir. Sebep olan önemli yaşam olayları ise 30 yaş altında boşanma, reddedilme, işten çıkarılma-işsizlik ve yasal sorunlar; 30 yaş üzerinde ise fiziksel hastalıklar olarak belirlenmiştir.

1.Psikiyatrik nedenler:

Sebep olan en önemli sorun depresyondur. Bu konuda yapılan değişik araştırmalarda intihar eden kişilerin %30-64 ünde depresyon tespit edilmiştir. İntihar sonucu ölenlerin %90 ında depresyon tespit edilmiştir. Depresyon hastalarının ise %15 i intihar girişimi sonucu yaşamını kaybetmektedir. Yapılan bir araştırmada intihar sonucu yaşamını kaybeden vakaların %63’ünün erkek, %37’sinin ise kadın olduğu tespit edilmiştir. Depresyonu olan erkeklerde  yaşamını kaybetme oranı kadınlara göre daha yüksektir.

Depresyon sonucu intihar eden ve ölen vakalar arasında depresyon ilaç tedavisi görenlerin oranı %3 dür. Yani bu hastaların çoğu doktora başvurmamakta ve tedavi görmemektedir.

Yol açan diğer psikiyatrik sorunlar şunlardır;

Şizofreni; Vakalarının %10’unda şizofreni görülmektedir

• Alkol bağımlılığı

• Madde bağımlılığı

• Kişilik bozukluğu

Panik bozukluğu

2.Sosyal nedenler:

Toplumun sosyal yapısı ve toplumsal kaynaşma durumuna bağlı olarak oranlar ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Aile bağları zayıf toplumsal etkileşimin az olduğu kişilerde olasılığı artmaktadır (egoistik intihar). Sosyal ve ekonomik krizlerde ise toplum içinde oranlar yükselmektedir (anomik intihar). Örneğin her iki dünya savaşında da tüm Avrupa da intihar oranları diğer zamanlara göre çok artmıştır.

Durkheim anomik intiharı şöyle tanımlamıştır: batı toplumlarında endüstriyel devrimi takiben toplum yapısında bazı değişiklikler olmuş, toplum içinde dini inançları ve aile bağlarını kuvvetli sağlayamayan kişilerde  riskin arttığını gözlemiştir.

Çeşitler

Toplumsal bağları kuvvetli ve geleneklerine bağlı diğer toplumlarda ise çoğu zaman intiharlar kişisel olmaktan çok toplumsal bir kural olarak vardır. Örneğin Japonlarda gururun kırılması sonucu uygulanan hara-kiri gibi. Bu tür intiharlar “fedakarlık intiharı” olarak tanımlanır ve burada bireysel özelliklerden çok toplumsal kurallar intiharı getirir.

Bir de toplu intiharlar vardır ki bunlar da ayrı araştırma konusudur. Örneğin bazı tarikatlarda tarikat inanışları nedeni ile toplu intiharlar görülebilmektedir.

Egoistik intiharlar, düzenli toplumlarda topluma uyum sağlayamayan suçlular veya uyumsuz davranışları olan kişilerde görülür.

Toplumsal olaylar göz önüne alındığında aynı koşullarda bir kişi intihar ederken diğer kişide neden intihar girişimi olmadığı açıklanamamaktadır.

Her intihar bireyseldir

Adler’e göre ise sosyolojik nedenleri ve sonuçları olsa da intihar ancak bireysel olarak incelendiğinde anlaşılabilir. Her intihar bireyseldir, kendi içinde değerlendirilmelidir.

Nedenleri arasında depresyon ve şizofreni gibi ruhsal hastalıklar yüksek oranda görülmesine rağmen bu hastalarda intihar oranı sanıldığı kadar yüksek değildir. Bu yüksek risk grubundaki hastalarında kendi içlerinde yüksek risk taşıyanları vardır. Psikiyatristler muayeneleri sırasında bunu değerlendirebilir ve yüksek risk taşıyan hastaları belirleyebilir.

Robert Litman’a göre intihar riski taşıyan kişilerde bu düşünceler zaman zaman yoğunlaşır. Bazen kısa sürede bu düşünceler kaybolur bazen ise bir süre devam eder. Ona göre bu düşünceleri taşıyan insanlar arasında da intihar oranı düşüktür.

Bu grup içinde yüz hasta var ise birkaç yıl içinde intihar edenlerin sayısı 3-4dür. İntihar düşüncesi olan kişilerin bunu eyleme dökmesi için pek çok olumsuz koşul bir araya gelmelidir. Yine Litman’a göre umutsuzluk depresyondan daha fazla intihara neden olmaktadır.

Yaş arttıkça intihar oranları da artmaktadır. Erkeklerde en sık 45 yaşlarında, kadınlarda ise 55 yaşlarında intihar görülmektedir. Kadınlar intihara daha fazla eğilim göstermektedir, buna karşın intihardan ölüm oranı erkeklerde daha fazladır. Evli kişilerde intihar oranı boşanmış kişilere göre daha azdır.

Çalışmak kişiyi intihardan koruyan önemli bir özelliktir. İşsizlik sunucu kişilerin sosyoekonomik durumları bozulmakta, psikiyatrik sorunlar ortaya çıkmakta (özellikle anksiyete ve depresyon) ve stres veren durumlarla karşılaşma olasılığı artmaktadır. Bu nedenle işsiz kalan kişilerde intihar etme olasılığı artmaktadır.

3.Psikolojik etkenler

Kişisel yatkınlıkta intihar olasılığını artırmaktadır.

4.Biyolojik yatkınlık

Beyindeki serotonin maddesindeki azalma intihar olasılığını artırmaktadır.

5.Ailesel yatkınlık

Ailede intihar eden kan bağı olan bir yakının olması kişilerde intihar etme olasılığını artırmaktadır. Bazı ailelerde yüksek intihar oranları dikkati çekmektedir.

6. Fiziksel Hastalıklar

Kanser, sara, kalp hastalığı, bunama, AİDS gibi önemli hastalığa yakalanan kişilerde intihar olasılığı normal topluma göre daha fazladır.

Tedavi:

Sonuç olarak, intihar önemli toplumsal bir sorundur ve önlenebilecek bir ölüm nedenidir, yeter ki zamanında fark edilebilsin. İntiharların en sık nedeni depresyondur ve doğru tanı ve tedavi edilirse intihar riski azalır. Bu açıdan depresyonun tedavi edilmesi çok önemlidir. İntihar girişimi olan yaşlı hastalarla yapılan araştırmada bu hastaların %70’inin intihar girişiminde bulunmadan önce doktora başvurduğunu göstermektedir.

Depresyon hastalarının büyük bir kısmı tedavi görmemekte ve ayakta kendi başlarına hastalığı atlatma çabasına girmektedir. Kimi komşunun önerdiği ilacı almakta, kimisi eczaneden uyku ilacı alarak idare etmekte, kimisi ise hiç ilaç almadan hastalığı yaşamaktadır. Depresyon hastalarını doktora yönlendirme ve doktora ulaşmasını sağlamak ailenin, arkadaşların ve yakınların görevidir.

Aynı şekilde intihar mesajları veren kişileri uzmanlara yöneltmek, yakınların yapabileceği en büyük yardımdır. Bu yakını zor durumda bırakmak veya onun güvenine ihanet etmek olarak algılanmamalıdır. Uzun vadede bu yardımınızdan dolayı bu kişiler size minnettar olacaktır. İntihar riskini yok saymak, bunun konuşulmasını tabu olarak kabul etmek, intihar girişiminin gerçekleşmesine engel olmaz.

İntihar girişiminde bulunup hayatta kalan kişilerin de en kısa zamanda değerlendirme ve tedavi planı çizilmesi açısından uzmana yönlendirilmesinde fayda vardır.

Doç.Dr.Sibel MERCAN

 

CEVAP VER

Yorumunuzu girin
İsminizi girin

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.