Doping ile ilgili haberler ancak popüler bir sporcuyu ilgilendirdiği zaman medyada yer almaktadır. Oysa uluslararası müsabakalarda ve birçok ulusal müsabakada doping kontrolleri rutin uygulama haline gelmiştir. Bunun yanı sıra elit sporculara yarışma dışı zamanlarda da haberli veya habersiz doping kontrolleri yapılmaktadır. Doping ile mücadelede birçok bilim insanı çeşitli araştırmaları sürdürmektedir. Tüm bu mücadelelere rağmen, itiraf etmek gerekiyor ki doping ile ilgili yeni madde veya yöntemler bulmak için uğraşanlar hep bir adım önde olmaktadır.

Sporcunun ulaşabileceği en yüksek performans düzeyini genetik yapısı, fiziksel özellikleri belirler. En üst noktaya ulaşabilmek için düzenli antrenman yapar, düzenli beslenir, psikolojik açıdan en üst düzeyde güdülenme için çalışır. Spor müsabakaları eşit şartlarda mücadeleyi amaçlar. Yarışmalarda, ilaç etkilerinin değil sporcuların fiziksel performanslarının ölçülmesi hedeftir.

Sporcuların performanslarını farklı yöntem ve maddelerle artırmaları adil yarışma ortamını engelleyip, haksız rekabete yol açarak “fair play” anlayışına ters düşmektedir. Diğer taraftan performans artırmak için kullanılan bu maddeler sporcu sağlığı açısından ölüme kadar gidebilen ciddi riskler oluşturmaktadır. Sporcuların başarma hırsı o denli yüksektir ki başta sağlığı olmak üzere başarı için birçok riski göze alabilmektedirler.

Bir gazeteci profesyonel düzeyde sporculara; bir doping maddesini kullanırsan dünya şampiyonu olacaksın ancak birkaç yıl sonra öleceksin gene de o yasak maddeyi kullanır mısın? diye sormuş. Aldığı cevaplar çok yüksek oranda evet olmuş. Bunun açıklamasını yapabilmek çok da kolay değildir. Sporcunun kişilik yapısı, sosyal çevresi, antrenörü, başarı için olması gerekli yüksek motivasyon, yüksek ekonomik kazanç beklentisi gibi birçok faktör sporcunun sağlığını hiçe sayarak dopinge yönelmesinde rol oynayabilmektedir.

Doping ne demek?

Kısaca yasaklanmış madde veya yöntemlerin sporcu tarafından bilinçli veya bilinçsiz olarak kullanımı diye tanımlanabilen, ve günlük yaşantımıza da girmiş olan doping kelimesinin kökeninin Afrika yerli dillerinden Flamenkçe’ye geçen “dop” sözcüğünden geldiği düşünülmektedir. Dop Zulu savaşçılarının savaşta cesaret artırmak için aldıkları üzüm kabuğundan yapılan alkollü bir içeceğin ismidir. İngilizce “Dope” kelimesi, uyuşturucu, ilaç, ilaç uygulaması anlamında kullanılmaktadır. 20.yüzyıl başlarında at yarışlarında yasadışı ilaç kullanımını tanımlamak amaçlı olarak kullanılmıştır.

Performans artırma amaçlı çeşitli maddelerden yararlanmanın başlangıcı neredeyse sportif mücadele kadar eskidir. Eski yunan sporcuların kuvvetlenmek için özel karışımlar ve diyetler kullandıkları bilinmektedir. 19. Yüzyılda bisikletçilerin dayanıklılıklarını artırmak için sıklıkla striknin, kafein, kokain, ve alkol, boksörler ise morfin kullanmışlardır. 1920 lerden itibaren ise sporda bu tür ilaç kullanımına karşı çalışmalar gündeme gelmiştir. İkinci dünya savaşında ve sonrasında amfetaminler yaygın kullanılmıştır.

Müsabaka sırasında Amfetamine bağlı olduğu bilinen ölümler kamuoyunun dikkatini bu konuya yöneltmiştir. Sonraki yıllarda hormon öncülü ya da türevi maddelerin özellikle anabolik steroidlerin kullanımları yaygınlaşmıştır. 1970 lerde Doğu Bloku’nun spordaki başarısının arkasında bu maddenin olduğu bilinmektedir. 1988 Seul olimpiyatlarında Kanadalı koşucu Ben Johnson’un dopingli çıkarak madalyalarının alınması ve rekorlarının silinmesi kamuoyunun konuya ilgisini artırmıştır. 1970 lerde popüler olan kan dopingi ise olayın farklı bir yönünü göstermesi açısından önemlidir.

WADA

Bazı federasyonların kendi bünyelerinde yaptıkları kontrollerle 1920 lerde başlayan doping ile mücadele 1999 da IOC nin (Uluslararası Olimpiyat Komitesi) öncülük ettiği toplantıda doping ile mücadelede ortak bir platform ve hareket birliği oluşturmak amacı ile bağımsız bir kuruluş olan WADA’nın (Dünya Antidoping Ajansı) kurulması kararı alınmıştır. Bugün WADA dünyada doping ile mücadelede bağımsız en üst düzeyde kuruluş olarak kabul edilir.

doping

Anti-Doping Kodu WADA tarafından 2003 yılında yayınlanan, IOC dahil birçok spor kuruluşunun, hemen hemen bütün uluslararası ve ulusal federasyonların, kabul ettiği, tüm branşlarda, tüm sporcular için dopingle mücadeleyi düzenleyen kuralların ve yönetmeliklerin aynı olmasını sağlayan bildirgedir. Buna göre dopingin spor ruhuna aykırı olduğu vurgulanarak, sporcudan alınan bir test materyalinde yasaklanmış bir maddenin tespitinden, teste girmekten sakınmaya, doping yapmaya teşebbüse yardımcı olmaya kadar birçok tanımlanmış maddeden en az birinin gerçekleşmesi doping suçu olarak kabul edilir. Doping maddelerinin ticaretini yapmak, uygulanmalarını kolaylaştırmak gibi bazı durumlar da doping suçu kapsamına sokulmuştur. Bu da olayın hukuksal boyutunu daha çok belirgin hale getirmiştir.

WADA her yıl yasaklı maddeler listesi hazırlayıp yayımlar. Doping maddelerinin vücut sıvılarında saptanması analizlerini yapma amacı ile kurulan laboratuarların geçerliliği ve güvenilirliğini onaylar. Ülkemizde Ankara’da Hacettepe Üniversitesi bünyesinde 1998 yılında kurulmuş olan laboratuar 2001 yılında IOC ve 2004 yılında WADA tarafından akredite edilmiştir.

WADA bildirgesine göre: sporcudan alınan örnekte yasaklı madde ya da yıkım ürünlerinin çıkması dopingdir ve sporcu sorumludur.

Yasaklanmış madde veya yöntemin kullanılması veya teşebbüsü, numune alım işlemini reddetmek veya bildirim sonrası kaçmak, yarışma dışı testler için sporcunun nerede olduğu duyurusunun yapılmamsı, doping kontrolü işlemlerinin herhangi bir kısmının değiştirilmesi veya teşebbüsü, yasaklı maddelere sahip olmak da kural ihlali olarak kabul edilerek doping sınıfına sokulmaktadır.

Doping kontrol analizleri halen idrar örneklerinde yapılmaktadır. Yakın bir gelecekte doping kontrol analizlerinin daha geçerli ve kesin sonuç vermesi için, idrar örnekleri yerine kan örneklerinin alınması ve bu işlemin yaygınlaşması planlanmaktadır.

Yarışma ya da yarışma dışında doping kontrolü için eğitilmiş ve yetkilendirilmiş BADNAG (Bağımsız Doping Numune Alım Görevlisi) idrar ve kan numunesi toplama işlemlerini yapar. Numunenin ne zaman kimden alınacağı ilgili federasyon ve/veya olimpiyat komitesince belirlenir. Uluslararası spor federasyonlarının yönetmeliklerine göre büyük organizasyonlarda bile her sporcuya doping kontrolü yapmak olası değildir.

Genellikle karşılaşmaya katılan tüm sporcular içinden doping kontrolü yapılacak sporcu kura yolu ile seçilir. Ayrıca dereceye giren ve rekor kıran sporculara doping kontrolü yapmak son yıllarda kabul gören uygulamalardandır. Doping kontrolü için seçilen sporcuya bir belge imzalatılarak belirtilen zaman dilimi içinde doping odasında olması, numune vermesi gerektiği bildirilir. Eğer kişi bu zaman diliminde gelmezse, dopingli olarak işlem görür. Yarışma dışı kontrol için, lisanslı sporculardan düzenli aralıklarla nerede olduklarını bildirmeleri istenmektedir. Herhangi bir zamanda kontrol yapılabilmektedir.

Doping yaptığı saptanıp onaylanmış sporcuya ilgili kuruluşlarca kullanılan madde ve yöntemin cinsine göre farklı ağırlıkta ceza uygulanır. 6 aylık yarışmalara katılmama cezasından ömür boyu yasaklamaya kadar gidebilen cezalar söz konusudur. Genellikle ilk kez dopingli olduğu saptandığında sporcu 2 yıl spordan men, ikinci kez dopingli olduğu saptandığında ise ömür boyu spordan men cezası ile cezalandırılmaktadır.

WADA her yıl güncellediği yasaklı madde ve yöntemler listesini en güncel hali ile resmi İnternet sitesinde yayınlamaktadır. (www.wada.ama.org). Bu yasaklı yöntemlerin bazılarının kullanımı her zaman yasaktır (anabolik steroidler.), bazılarının kullanımı ise sadece yarışmalarda yasaklanmıştı (eferdin), Bazı maddelerin kullanımı ise sadece bazı branşlar için yasak kapsamındadır. (Beta- blokerler atıcılık, okçuluk)

WADA tarafınca yayınlanan 2009 Yasaklı maddeler ve yöntemler listesi

WADA tarafınca yayınlanan 2009 Yasaklı maddeler ve yöntemler listesi

I-YARIŞMA VE YARIŞMA DIŞINDA KULLANIMI YASAK OLAN MADDE SINIFLARI:

S1. Anabolik Adrojenik maddeler
S2. Hormonlar ile bunların benzerleri (Eritropoietin, büyüme hormon, insulin..)
S3. Beta-2-agonistler
S4. Hormon antagonistleri ve modulatörleri
S5. Diüretik ve diğer maskeleyici ajanlar

II-KULLANIMI YASAK OLAN YÖNTEMLER

M1. Oksijen transferini arttıranlar Kan dopingi)
M2. Kimyasal ve fiziksel uygulamalar (damar içi uygulamalar, yanıltmaya yönelik işlemler)
M3. Gen dopingi

III-YARIŞMADA KULLANIMI YASAK OLAN MADDE SINIFLARI

S6 Uyarıcılar (efedrin, adrenalin…..)
S7. Narkotik analjezikler
S8. Kannabinoidler (haşhaş, mariuhanna…
S9 glukokortikoidler

IV-BAZI SPOR DALLARINDA KULLANIMI YASAK OLAN MADDE SINIFLARI

P1. Alkol (otomobil sporları, karate……)
P2. Beta-blokerler  (okçuluk, atıcılık)
Kafein, Pseudoefedrin ve sildenafil (viagra) WADA nin yayınladığı izleme listesinde olan ilçlardır. Yasaklı maddelei listesinde 2004 yılına kadar yer alan Kafein bu tarihte listeden çıkarılmıştır.

 

Tedavi Amaçlı Kullanım Ayrıcalığı (TAKA): Eğer sporcunun bir hastalığı nedeni ile yasaklı ilaçları alması gerekiyorsa (şeker hastalığı, astım vb) bununla ilgili belgeleri ilgili kuruma yarışmalardan önce beyan etmesi halinde doping olarak kabul edilmez ve kullanımına izin verilir.

Sporcular çok çeşitli nedenlerle doping yapmaktadırlar yapılan sporun cinsine göre bu nedenler değişiklik gösterebilmektedirler. Kas kitlesinin artırılması, performansın, güç ve kuvvetin arttırılması, yorgunluğa direncin artırılması, ağrı duyusunun azaltılması, antrenmanlara dayanıklılığın arttırılması, antrenmanların çoğaltılması, heyecan ve endişenin giderilmesi, konsantrasyonun arttırılması, el, göz ve kas koordinasyonlarının arttırılması, yarışma moralinin sağlanması, diğer ilaçların gizlenmesi, sıklet sporlarında ağırlık azaltılması gibi amaçlar nedeniyle sporcular dopinge yönelebilmektedirler.

Sporcuların performanslarını artırmak amacıyla kullandıkları her madde doping olarak kabul edilmez. Sporcu beslenme destek ürünleri adı altında hemen her yerde kolaylıkla bulunabilecek birçok ilaç ve madde mevcuttur. Dünya genelinde oldukça önemli ekonomik sektör oluşturan bu ürünler için ciddi yatırımlar yapılmaktadır. Kullanımı yaygın olan bu maddeler çok çeşitlidir. Bilimsel çalışmalar bunlardan bazılarının ancak bazı koşullarda etkili olabileceği yönündedir.

En sık kullanılan destek ürünleri

En sık kullanılan destek ürünleri vitaminler, amino asitler, protein tozları, kreatin, glutamin gibi maddeler ve sporcu içecekleridir. Bunların birçoğu dengeli bir beslenme ile yeteri kadar vücuda alınabilmektedir. Beslenme desteği amacı ile alınan bu maddeler ancak vücutta eksik iseler performans üzerine olumlu etkili olabilmektedir. Unutulmamalıdır ki bu maddeler sportif performansı antrenmanlarla kazanılan en uygun düzeyin üzerine çıkarmaz. Gereksiz alınan benzeri birçok ürünün fazlası atılmaktadır. Vitaminler dahil bazıların ise vücutta birikerek zehirli etki göstermeleri söz konusudur.

Doping sağlık açısından ölüme kadar gidebilen birçok riskleri taşımaktadır. Birçok değişik doping maddesinin farklı yan etkileri vardır. Bunlardan bazıları;. ani ölümler, kalp krizleri, karaciğer ve böbrek fonksiyon bozuklukları, bazı tümörlerin oluşumu (karaciğer, prostat), büyüme bozuklukları, cinsel performansta bozulmalar, kısırlık, cinsiyet özelliklerinde değişiklik, kadınlarda erkekleşme, prostat büyümeleri, ciddi kas hasarları, hipertansiyon, baş ağrısı, bilinç bozukluklarından beyin kanamalarına kadar gidebilen merkezi sinir sistemi rahatsızlıkları olarak sayabiliriz.

Sporcuların emin olmadıkları herhangi bir maddeyi veya ilacı bitkisel bile olsa kullanmamaları, kullanmak istiyorlarsa hekime sormaları tavsiye edilir.. Aksi halde dopingle ilgili bütün sorumluluk sporcuya aittir. Örneğin Soğuk algınlığı ilaçlarının içinde çok kullanılan efedrin, pseudoefedrin, fenilpropanolamin gibi bazı uyarıcı maddeler doping olarak kabul edilmektedir

Sporcularda dokulardaki oksijenlenmenin artırılmasının maksimum aerobik gücü, dolayısı ile performansı artırdığı bilinmektedir. Bu amaçla da çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Kan aktarımı bunlardan biridir. Genellikle yarışmadan önce alınan sporcunun kanı yarışmaya yakın dönemde tekrar verilerek kan hücrelerinde artış sağlanması amaçlanır. Ayrıca kan üretimini artırıcı hormon kullanımı (eritropoetin) da doping olarak kabul edilir.

Gen dopingi son dönemlerin önemli çalışma alanlarından biridir. Çeşitli hastalıkların tedavilerinde kullanılmak üzere üzerinde çalışılan çeşitli gen tedavilerinin sporda performans artırımı amacı ile kullanıma uygun olabileceği nedeni ile WADA yayınladığı yasaklı yöntemler listesine gen dopingini de almıştır. Şu anda geliştirilmiş gen tedavi yöntemlerinden en az üçünün sporda doping amaçlı kullanıma uygun olduğu söylenmektedir. Ancak gen dopingini saptamak için herhangi bir rutin kontrol, tarama analizi uygulaması yoktur.

Dr. Mesut Nalçakan
Spor Hekimi

 

Kaynaklar

www.wada-ama.org,(2009)
Güner, R., Doping Türkiye futbol Federasyonu Dopingle Mücadele Kurulu (2000)
Gür H.http://www.sporhekimligi.com (2009)
http://www.tdkm.hacettepe.edu.tr (2009)

14.10.2009

CEVAP VER

Yorumunuzu girin
İsminizi girin

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.