Home Sağlıklı Yaşam Besin Destekleri KOLLAJEN: Gerçekten işe yarıyor mu?

KOLLAJEN: Gerçekten işe yarıyor mu?

4

Son zamanlarda populeritesi hızla artan besin desteklerinden birisi de Kollajen.  Tüm dünyada adeta bir kollajen çılgınlığı yaşanıyor. Medikal ve eczacılık alanındaki uygulamalar, kozmetik  ve yiyecek – içecek endüstrilerindeki geniş kollajen uygulamaları ve toplumdaki sağlıklı yaşama artan ilgi  pazarın büyümesinde kilit faktörler. 

Öyle ki 2018 yılında global kollajen pazarının büyüklüğü 3 milyar 660 milyon dolar olmuş. Bu rakamın 2026 yılında 5 milyar 754 milyon dolara ulaşacağı öngörülüyor.

Peki nedir bu kollajen, ne işe yarıyor, ve gerçekten bu kadar büyük pazar payını hakkediyor mu? Haydi hep birlikte göz atalım.

Kollajen memelilerde en çok bulunan proteinlerden birisi. Cilt, bağ dokusu, kaslar ve tendonlara  yapısal destek sağlar. Cildin elastikiyetinden sorumlu proteindir, ayrıca eklem ve kemik sağlığında da rol oynar.

Aslında insan vücudu doğal olarak kollajen oluşturur. Ancak zamanla bu proteinin üretimi yavaşlar. Böylece yaş ilerledikçe cilt elastikiyetini kaybedip kırışıklıklar oluşmaya, eklemlerde sorunlar çıkmaya başlar. Artık daha fazla kemik suyu veya paça çorbası içmemiz gerektiğine kanaat getiririz veya önümüzdeki bu yeni seçeneğe , yani kollajen takviyeleri almaya yöneliriz.

İşte böylece Dünyada yaşlı nüfusun artışıyla kollajen talebi de hızla artmaya başladı.

Peki ne oldu da talep birden bire bu derece arttı. Aslında kollajen eskiden beri biliniyordu. Paça çorbasının ve dolayısıyla içerdiği kollajenin  eklemlerimize iyi geldiğini atalarımızda öğrendik.

Çinli kadınlar yüzyıllardır, yaşlılıktan kuruyan, solan ciltlerini yumuşatmak ve eklemlerdeki yaşlanmayı engelleyebilmek umuduyla kollajeni eşek derisinden elde edip kullanıyorlar ve bunu “ Gençlik Çeşmesi” olarak adlandırıyorlar. Çinlilerin Geleneksel Çin Tıbbında Kullandıkları ‘ejiao (u-ji-o) adlı jelatin eşek derisinin kaynatılması ile elde ediliyor. Son yıllarda Çin’de başlayan ve hızla yayılan bir sağlık  trendi haline geldi ve  tüm dünyadaki eşek popülasyonunu tehlikeye sokmuş durumda.

Biyolojik olarak aktif kollajen peptid elde etmek için çalışan bilim adamları, 1960’larda kollajen elde etmek için ekstraksiyona dayalı bir yöntem geliştirdiler. Ancak elde edilen şey aslında biyolojik olarak aktif kolajen değildi. Kollajenin  üçlü sarmalında eksik parçalar vardı. Hala kollajen olarak adlandırılıyorlardı ancak aslında üretim sürecinde kollajen üçlü sarmalı, geri dönüşümsüz bir şekilde parçalanmaktaydı.

Sonuç olarak bu dejenere olmuş “kollajen” bazı kozmetik uygulamalarda yardımcı olabilirse de; hiçbir şekilde “bozulmamış” biyolojik olarak aktif kolajenle rekabet edemez.

Amerika Birleşik Devletleri’nde bir süre dolgu maddesi olarak kullanılan enjektabl  likit silikonun 1980 de yasaklanmasından sonra kollajen dudakları dolgunlaştırmak ve çizgileri yumuşatmak için pahalı bir enjekte edilebilir dolgu maddesi olarak altın standart  haline geldi.

Bu arada 1980 li yıllarda başlayan ve 1985 lerde sonuçlanan çalışmalarla balık derisinden  kollajenin hidroliz yöntemiyle eldesi başarıldı. Hidrolizleme, kollajen sarmalının hassas bağlarını koruyordu ve bu bozulmamış kollajen  omurgalı organizmalarda sentezlenen kollajen ile özdeşti.

Yani iddialara göre hidrolize kollajen, dermisteki kollajen kusurları da dahil olmak üzere insan vücudundaki organlardaki kollajen eksikliklerini yenileyebilir – kırışıklık oluşumunu ve görünümünü iyileştirir ve azaltır hale gelmişti.

Vücudumuz, hayatta kalabilmesi için gerekli, belirli işlevlri olan birçok hücrelerle doludur. Bu hücrelerden biri olan fibroblastların da önemli bir işlevi vardır: kollajen üretirler. Bu üretimi gerçekleştirmek için, fibroblastların glisin, prolin ve hidroksiprolin  gibi amino asitlere ihtiyacı vardır. İşte bu  kolajen takviyeleri, fibroblastlarınıza amino asit sağlar, böylece en iyi yaptıkları işi yapmaya devam edebilirler.

Hidrolize kollajen, aynı zamanda “kollajen peptidleri” olarak da bilinir, bu amino asitleri iletmenin en etkili yoludur. Hidrolize etme işlemi, kolajeni pürüzsüz, hafif bir toz haline getirir. Nihai ürünün moleküler ağırlığı düşüktür, bu nedenle sisteminiz amino asitleri daha hızlı sindirir, emer ve tüm vücudunuza daha kolay bir şekilde  dağıtır. İşte  son yıllarda bu hidrolize kollajen , piyasaya sürülen hap ve toz formları ile, daha erişilebilir bir hale geldi. Kollajen takviyeleri seçiminde artık anahtar kelimeler, kollajen hidrolizat, hidrolize kollajen veya kollajen peptidleri olmaya başladı.

İşte bizim de kollajen hakkında bu uzun girişi yapmamızın sebebi, gerçekten yararlı olup olmadığı konusuna girmeden önce aslında çok kısa bir süredir kullanımda olduğu ve bu süre içerisinde çok sağlıklı değerlendirmelerin yapılmasının güç olacağını irdelemek. Kolajen takviyelerinin sunduğu bazı potansiyel sağlık yararları var, ancak, bilim adamları iddia edilen tüm faydaları tam olarak incelememişlerdir.

Şimdi bir de vücudumuzda kaç tip kollajen olduğuna bakalım:

Kolajen, memelilerde en bol bulunan proteinlerdir, toplam protein kütlesinin  yaklaşık % 30’unu oluştururlar. Kollajen tip II’nin 1969 yılında keşfedilmesinden bu yana, tam 26 yeni kollajen türü bulundu.Keşifleri moleküler biyoloji ve gen klonlaması hızlandırdı.

Vücudumuzun farklı bölümleri için farklı türler farklı işlevler göstermektedir.

Tip 1 Kolajen en bol olanıdır,  derinin dermis tabakasının% 80’ini oluşturur cildimizin temel yapı taşı olarak kabul edilir. Tip 1  kolajen aynı ağırlıktaki çelikten daha güçlüdür ve üçlü sarmal tasarımı ile cildin sıkılığını sağlar, aynı zamanda saç ve tırnakların sağlıklı ve güçlü olmasına yardım eder. Bu nedenle, cildiniz için en iyi kolajen takviyelerinin esas olarak Tip 1 içermesi şaşırtıcı olmamalıdır.

Eklemler için en iyi kolajen takviyeleri, kıkırdak proteininin % 50 sini oluşturan Tip 2 kolajendir. Yaşlandıkça Tip 2 seviyeleri  düşer, hareketli eklemlerinizdeki kıkırdak zayıflar ve yenilenmeyi durdurur. Spor yapan veya şiddetli egzersiz yapanlar, daha erken yaşlarda bile bu sorunları yaşayabilirler. Tip 2 kollajen içeren takviyeler genellikle yaşlanan eklemleri tedavi etmek ve artrit ile ilişkili ağrıyı hafifletmek için kullanılır.

Tip 3 kollajen ise insan dokusunda en bol bulunan ikinci kollajendir ve Tip 1’den daha esnektir. Cilt, saç ve tırnak sağlığı için önemlidir. Bebeklerde ve çocuklarda çok fazla Tip 3 kolajen vardır, bu yüzden derileri bu kadar yumuşak ve dolgundur. Yaşlandıkça, Tip 3 kolajen  yavaş yavaş Tip 1 kolajen ile değiştirilir.

Optimum cilt sağlığı için, en az% 90 Tip I kollajen ve bir miktar da Tip 3 kolajen içeren bir takviye aramalısınız.

Şimdi bu önbilgiler ışığında kollajenin ne işe yaradığına bir göz atalım:

Cilt Sağlığı:

Bugün kollajenin bu kadar popüler olmasının birinci nedeni şüphesiz cilt sağlığına olan katkıları. Kollajen cildin güçlendirilmesinde rol oynar, ayrıca cilde  esneklik sağlar ve nemlendirir. Yaşlandıkça, vücudumuz daha az kollajen üretir, cildimiz kurur, esnekliğini kaybeder ve kırışıklıklar oluşmaya başlar. Ayrıca azalmış kollajen ve elastin üretiminin yanı sıra cildimiz  UV ışınları ve sigara kullanımı gibi diğer faktörlere bağlı olarak yaşlanma belirtileri gösterir.

Bazı çalışmalar, kolajen içeren kollajen  peptidlerinin veya takviyelerinin, kırışıklıkları ve kuruluğu azaltarak cildinizin yaşlanmasını yavaşlatmaya yardımcı olabileceğini göstermiştir.

En az altı hafta boyunca kolajen hidrolizat takviyesi aldıktan sonra cildin elastikiyetini ve cildin görünümünü iyileştirdiğini gösteren bazı küçük çalışmalar vardır. Bu etkilerin uzun ömürlü olup olmadığını bilmediğimizi ve bazı çalışmalarda kontrol grubu bulunmadığını unutmamak gerekiyor.

Bir çalışmada, sekiz hafta boyunca 2,5-5 gram kollajen içeren bir takviye alan kadınlar, takviye almayanlara kıyasla  cilt kuruluğunda azalma ve cilt elastikiyetinde belirgin bir artış yaşadı. Başka bir çalışma, 12 hafta boyunca günde bir kollajen takviyesi ile karıştırılmış içecek içen kadınlarda, cilt nemlenmesinin arttığı ve kontrol grubuna kıyasla kırışıklık derinliğinde anlamlı bir azalma yaşandığını tespit etti.

Kolajenin sivilce gibi bazı cilt hastalıklarını da  önlemeye yardımcı olabileceği gibi bazı iddiaları duyabilirsiniz. Ancak henüz, bu iddiaları destekleyecek bilimsel kanıtlar yoktur.

Eklem sağlığı:

Kolajen, eklemlerinizi koruyan lastik benzeri bir doku olan kıkırdak dokusunun bütünlüğünün korunmasına yardımcı olur. Vücudunuzdaki kollajen miktarı yaşlandıkça azalır, osteoartrit gibi dejeneratif eklem hastalıkları gelişme riskiniz artar.

Bazı çalışmalar, kollajen takviyeleri almanın osteoartrit semptomlarını iyileştirmeye ve genel olarak eklem ağrısını azaltmaya yardımcı olabileceğini göstermiştir. 24 hafta boyunca günde 10 gram kollajen tüketen 73 sporcu ile yapılan bir çalışma, yürüme ve istirahat sırasında oluşan eklem ağrısında  kolajen takviyesi almayan gruba kıyasla önemli bir düşüş yaşandığını göstermiştir.

Bir başka çalışmada ise 70 gün boyunca günde 2 gram kollajen takviyesi alan yetişkinlerde, almayanlara kıyasla daha az eklem ağrısı şikayetleri oluşmuş ve fiziksel aktiviteleri daha kolay yapabilmişlerdir.

Araştırmacıların teorilerine göre alınan takviyeler ile kolajen  kıkırdakta birikir ve dokuları kollajen yapmak için uyarır. Buda  eklemleri destekler, iltihaplanma ve ağrıların azalmasına yol açabilir. Araştırmalar potansiyel ağrı giderici etkileri için Tip 2  kollajen takviyelerine  günde 8-12 gramlık bir dozla başlamanız gerektiğini öneriyorlar.

Kemik Kaybını Önleyebilir

Kemik yapılarımız çoğunlukla onları güçlü tutmaya yardımcı olan içerir.

Yaşlandıkça vücudunuzdaki kollajen azalır ve dolayısıyla da kemik kütlesi de azalır. Bu da düşük kemik yoğunluğu ile karakterize olan ve kemiklerde  kırık riskinin arttığı  osteoporoza yol açabilir. Araştırmalar, Tip 2 kollajen takviyeleri almanın, osteoporoza neden olan kemik kaybının önlenmesine yardımcı olabileceğini  göstermiştir .

Bir çalışmada 12 ay boyunca  günlük olarak kalsiyuma eklenmiş 5 gram kollajen takviyesi kullanan ve sadece kalsiyum takviyesi kullanan kadınlar kıyaslanmış,  ve kalsiyumla birlikte kolajen alan grupta  kemik kaybı anlamlı ölçüde düşük bulunmuştur.

Kas Kütlesini Artırabilir

Kas dokusunun% 1-10’u kollajenden oluşur. Bu protein, kaslarınızı güçlü ve düzgün bir şekilde çalışır halde tutmak için gereklidir . Araştırmalar, kolajen takviyelerinin, yaşla birlikte meydana gelen kas kütlesi kaybı olan sarkopeni hastalarında kas kütlesini artırmaya yardımcı olduğunu göstermektedir .

Bir çalışmada, 12 hafta boyunca bir egzersiz programıyla birlikte günde 15 gram kollajen alan  27 zayıf vücut yapılı erkek  Egzersiz yapan, ancak kolajen almayan erkeklerle karşılaştırıldı.Araştırma sonucunda kolajen takviyesi kullananlar  belirgin şekilde daha fazla kas kütlesi ve kuvveti kazandılar.

Araştırmacılar, kollajen almanın kreatin gibi kas proteinlerinin sentezini destekleyebileceğini ve ayrıca egzersiz sonrası kas büyümesini uyarabileceğini öne sürdüler. Ancak Kolajenin kas kütlesini artırma potansiyelini araştırmak için daha fazla araştırma gereklidir.

Kalp Sağlığını Destekler

Araştırmacılar, kollajen takviyeleri almanın dolaşım sistemini destekleyeceği teorisini ortaya koydu. Kollajen arterlerin esnekliğini de sağlar. Kollajen eksikliğinde, arterler zayıf ve kırılgan hale gelebilir. Bu da, atardamarların daralması ile karakterize olan bir hastalık olan ateroskleroza neden olabilir. Ateroskleroz kalp krizi ve felce yol açma potansiyeline sahiptir

Bir çalışmada, 31 sağlıklı yetişkin altı ay boyunca günde 16 gram kollajen aldı.  Çalışmanın sonunda, takviye almaya başlamadan önce yapılan damar sertliği ölçümleriyle kıyaslandığında  kollajen kullananlarda önemli bir azalma yaşandığı görüldü.

Ek olarak kollajen kullananlarda , “iyi kolesterol” olarak da adlandırılan HDL kolesterol seviyelerini ortalama % 6 artırdıkları görüldü. HDL, ateroskleroz gibi kalp rahatsızlıkları riskini azaltmada  önemli bir faktördür.

Bununla birlikte, kollajen takviyelerinin kalp sağlığındaki rolü konusunda daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.

Diğer Sağlık Faydaları

Kolajen takviyelerinin diğer birçok faydası olabilir, ancak kapsamlı olarak çalışılmamıştır.

Saç ve tırnaklar: Kollajen takviyesi alınması, tırnakların kırılganlığını önler, gücünü artırır. Ayrıca, saç ve tırnakların  daha çabuk uzamasını sağlar

Barsak sağlığı: Bu iddiayı destekleyecek bilimsel bir kanıt bulunmamasına rağmen, bazı uzmanlar bağırsak geçirgenliğini veya sızdıran bağırsak sendromunu tedavi etmek için kollajen takviyelerinin kullanımını önermektedir.

Kolajen İçeren Gıdalar

Kolajen hayvanların bağ dokularında bulunur. Bu nedenle, tavuk derisi, sığır eti ve balık gibi yiyecekler ıiyi birer kollajen kaynağıdır.

Kemik suyu gibi jelatin içeren yiyecekler de kollajen sağlar. Jelatin, pişirilen kollajenden türetilmiş bir proteindir.

Kolajen bakımından zengin yiyecekleri yemenin vücudunuzdaki kolajeni artırmaya yardımcı olup olmadığını belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Kolajen bakımından zengin gıdaların kolajen takviyeleriyle aynı faydalara sahip olup olmadığı konusunda insan çalışmaları yapılmamıştır.

Yiyeceklerdeki kolajen, sindirim enzimleriyle amino asitlere ve peptitlere ayrılır. Takviyelerdeki kollajen ise zaten parçalanmış veya hidrolize edilmiştir, bu nedenle gıdalardaki kollajenden daha verimli bir şekilde emildiği düşünülmektedir.

Kollajen Yan Etkileri

Şu anda, kolajen takviyelerinin bilinen bir yan etkisi yoktur.

Bununla birlikte, bazı takviyeler balık, kabuklu deniz ürünleri ve yumurta gibi alerjik olabilecek gıdalardan yapılır. Bu gıdalara alerjisi olan kişilerde, alerjik reaksiyonları önlemek için bu bileşenlerle yapılan kolajen takviyeleri kullanılmamalıdır.

Bazı insanlar, kolajen takviyelerinin ağızda kötü bir tat bıraktığını da bildirmiştir.

Ek olarak, kolajen takviyeleri, dolgunluk ve mide ekşimesi gibi sindirim sistemi şikayetlerine  neden olma potansiyeline sahiptir.

Tüm bu bilgiler ışığında kollajen takviyeleri kullanmak, herhangi bir kanıtlanmış yan etkisi olmaması, cilt , eklem , kemik ve kas sağlığı üzerindeki yararlı etkilerinin sayılatrı az da olsa  araştırmalarla kanıtlanmış olması umut vermektedir.

Ancak tedavi maliyetlerinin bu kadar yüksek olması, daha uzun süreli ve daha fazla çalışma yapılması gerekliliği de göz ardı edilmemelidir.

Ayrıca sık sorulan bir soru olan, hangi kollajen formunu kullanmanın daha faydalı olacağı konusunda yapılmış ayrıntılı ve güvenilir. bir çalışma olmadığını da söylememiz gerekir.

Kaynaklar:

https://www.feelingenious.com/the-amazing-history-of-collagen/

https://healthmatters.nyp.org/can-collagen-supplements-really-reduce-signs-of-aging/

https://www.healthline.com/nutrition/collagen-benefits#section2

https://www.webmd.com/skin-problems-and-treatments/news/20180308/collagen-supplements-what-the-research-shows

https://www.medicalnewstoday.com/articles/325344.php#what-are-collagen-supplements https://www.medicalnewstoday.com/articles/325344.php#what-are-collagen-supplements

4 COMMENTS

LEAVE A REPLY

Yorumunuzu girin
İsminizi girin

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Exit mobile version